Bom

Nedir istediğimiz?
Bazılarımız eskiyi özler. Bazılarımız geleceği ister. Bazılarının ise umurunda değildir.

Dolarsın, taşarsın. Patlamak istersin. Zararlarından korkarsın. Kendine değil, karşındakine.
Çökersin. Dıştan göremezler. İçten çökersin. Çürür sütunların yavaş yavaş. Dışarıdan fark edildiğinde ise çok geçtir.
Ne dolacak sen varsındır, ne dolduracak insan.

Belli bir kalıptan çıkıp başka kalıba girmek ne kadar kolaydır? Peki ya hatırladığınız kalıptan çoktan çıkmış insanlar?

Kendinizi hazırladığınız kalıplarla karşılaşamamak ya da sürekli kalıp değiştirmek zorunda kalmak?
Bazen hayal kırıklığı bazen sinir bozucu bazen ise sabahlara kadar göz yaşı.

Doldun, taştın ama patlamadın. Patlayamadın ki. Farkında olarak incitmek yoktur kitabında çünkü. İncitmek, kırmak istemezsin.
Köprüden önce son çıkış.
Ya hızlı karar verip sapacaksın ya da köprüden aşağı bırakacaksın kendini.
Kim bilir belki köprünün halatları senin dolan ruhunu taşıyamaz da kopar.
Farz edelim geçtin. Eğer 100 metre ilerideki çevirmede fark etmezlerse doluluğunu, işte o zaman parçalarını toplar belediye.

Birikti, doldu, taştı, patladı.
Yoksun. Aynada kendini görmekten kaçar hale geldin.
Hiçsin. Sevdiklerin, nefret ettiklerin ve bunlara benzer duygu ve düşüncelerin hiç bir şey ifade etmiyor.
Bedensin sadece. Ne bir fikir ne bir his.

Patlamadın mı? Sana bahşedilen sabır başka yerde yok.
İçine ağlarsın, biter. İsyan etme. Geçer, geçecek, geçti bile ve bak bitti işte.

Bu arada aşk megabytelara mı dönüştü gerçekten? Sahi senin aşkın kaç megabyte?



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder